14 Nisan 2009 Salı

Kesintisiz Devinim - 1


Zamandan bahsediyorum kesintisiz devinim derken; yakalamayı başarmanın gerçekten bir başarı olduğu şey... 4. bir boyut olarak zaman sadece kazanılmış algılar ile algılandığı için -belki de- bizi en fazla zorlayan soyut şeylerden birisi olup çıkıyor. Peki neden bu kadar zorlanıyoruz ve zaman ile ilgili olarak bu kadar çok hata yapıyoruz?



Aslında cevap başlıkta gizli: Kesintisiz Devinim. Zamanın akışını kesip "Heh tamam şimdi işlere bir çeki düzen vereyim" diyemiyoruz. Gündelik yaşam döngülerimiz içerisinde sürekli ona uygun olarak bir gidişat çizebiliyoruz ve bunu dışına çıkmamız olanaksız; tıpkı bir nehrin akışı gibi. Nehrin içindeki kararlı bir su molekülü olarak insan, molekülün diğerleri ile birlikte akıp gittiği gibi insan topluluklarının içinde sürükleniyor ve o kalabalık içinde o kadar kaptırmış ki kendini, esas hareketin farkında değil. Sizce de mantıklı bir benzetme olmadı mı? Tek bir su molekülü doğada gezintiye çıktığında akıntı gibi bir durumu yoktur, istediğini yapar ve oradan oraya amaçsızca uçuşabilir. Bir insanın insan topluluğu yaşamına dur deme isteği sonucu hepsi birbirinin aynı olan şehirlerden kendini koparması, çıktığı yer olan doğaya karışması, nesillerden beri unutulan doğa ile birlikte yaşama becerisini tekrar kazanması ile zaman kavramının ne önemi kalacaktır? Elbette mevsim dönümleri, gece gündüz gibi temel bir takım değişiklikler göz önünde bulundurulacaktır fakat zamanı çok küçük parçalara bölme gereksinimi olmayacaktır ve tıpkı o başıboş su molekülü gibi özgürce doğada dolanabilecektir insan.


Eğer insan toplulukları öyle yaşayabilselerdi günümüzde ilim ve sanatta bu kadar da ileri olamazdık, bunu kabul ediyorum. Demeliyim ki biraz önce bahsettiklerim sadece zaman kavramının insan üzerinde bir tesiri olup olmadığı durumlarla ilgiliydi. Eğer zamandan, onu yakalama telaşından hoşnut değilseniz malesef şehir yaşantısı size göre değil. Bir diğer taraftan, eğer ki zamanı yakalamaktansa onu düzgün bir şekilde idare edebilmeyi öğrenirseniz, akıntı içerisinde her adımı sanki akıntıdan bağımsızmış gibi olan bir su molekülü olabilirsiniz. Tabi ki gündelik sorumluluklarınızı yerine getirir ve yapmanız gereken işleri yaparsınız fakat diğer insanların vakit bulamamaktan şikayetçi oldukları şeylere de vakit yaratabilirsiniz.

Bunu başarmak için neler yapmak gerektiğini diğer yazımda ele alacağım. Eğer o zamana kadar mantıklı birşeyler bulamazsam yukarıdaki paragrafta ortaya attığım hipotezi gözden geçirmem gerekecek.

Herkese iyi günler.


2 yorum:

Unknown dedi ki...

"Nehrin içindeki kararlı bir su molekülü olarak insan, molekülün diğerleri ile birlikte akıp gittiği gibi insan topluluklarının içinde sürükleniyor ve o kalabalık içinde o kadar kaptırmış ki kendini, esas hareketin farkında değil"...İşte söz konusu olan o "esas hareket"..Sanırım bir sonraki yazında "zamanı nasıl iyi değerlendirebiliriz,toplumdan soyutlanarak toplum içerisinde sanki farklı bir durumdaymışız gibi nasıl davranabiliriz" bunların cevabını araştıracaksın.Belki gözlemleyerek belki araştırarak belkide okuyarak bilemem ama iyi bir sonuç ortaya çıkaracağını düşünmekteyim.
Öncelikle zamanla ilgili benimde naçizane fikrimi belirtmek isterim.Zaman kavramı olmayan, yaşam kargaşasından, kişiyi kelepçeleyen zorunluluklardan ve sorumluluklardan uzakta bir hayat sürdürmeyi kim istemezki..Elbetteki yaşam standartlarının güçlü olduğu noktada da bunları yapabilmek mümkün ama yinede zamana bağlı yaşamak ve zamana bağlı olarak yaşayanlarla bir halka niyeti görüp zincir oluşturmamak mümkün değil.Söz konusu; sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizden arta kalan zamanlarımızı istediğimiz gibi özgürce geçirebilmemiz dileğiyle...

Mustafa Özkan dedi ki...

Aslında benim göstermek istediğim şey, zamana bağlı olan günlük aktivitelerimizi en aza indirmek (ya da vazgeçilemeyen aktivitelerde zamana bağını en aza indirmek) ve bunun sonucunda 24 saatlik bir günde saate bakma ihtiyacını düşük seviyelere çekmek. İki gündür saat takmıyorum mesela; ilk saatlerde oldukça sık telefonumu çıkarıp saate bakıyorken şu anda bunu pek yapmıyorum. Alışkanlık meselesi olmuş bir anlamda saate bakmak.

Birde tabi ki bu zamana bağlı olmama hadisesi geçim sağlanan işle de oldukça alakalı. Fakat benim elde etmeyi istediğim sonuç tamda "İşte zaman kavramı önemli olsun, buna karşılık iş dışında zamana bağlı yapman gereken şeyler olabildiğince az olsun" şeklinde. Umarım bir yolunu bulurum :)