25 Şubat 2009 Çarşamba

Medya Eleştirisi

Ancak Komplo Teorisi filmindeki taksicinin aklına gelebilecek bir senaryoya sahip olduğunu düşünebileceğiniz bir videoda belki o kadar da ihtimal dışı olmayan "gelecek"imiz ele alınırken aklıma geldi bu eleştiriyi yapmak. Hergün milyarlarca insanın (bir işleri varsa) iş yerlerinden evlerine döndüklerinde, yorucu okul saatlerinin ardından rahatlamak için beyaz camı açtıklarında, sabhtan akşama kadar otur otur sıkılan beyinlerini günün haberleriyle canlandırmak istediklerinde aslında nasılda alaya alındıklarının açıklamasıdır ayrıca bu yazı.

Beyaz cam dedim az önce, sadece o olsa iyi; gazeteler dergilerde bu işin içindeler. Bahsettiğim videoda sunucu "eğer insanlara gerçek olmayan birşeyi sürekli söylerseniz ona inanırlar" dediklerini duymuştum. Yalan mı? Mantıklı düşünme yetisi, hayat pahalılığı ya da budalaca alışverişi alışkanlıkları sayesinde kontrol altına alınmamış insanlar bugün rahatlıkla görüyorlar ki televizyonun kırmızı açma tuşuna bastığımız anda sadece saçılan fotonlardan değil ayrıca -ve daha tehlikeli olarak- binlerce kandırmaca da beyninizin kıvrımlarına kapağı atıyor. Eğer bunu isteyen insanlar uyanık olmasalardı sanırım kimse bu oyunlara gelmezdi ancak bu insanlar zeki ve bu zekâ kırmızı tuşa basan parmakların sahiplerini yeniyor.

Gazeteler dergiler ya da radyo kanalları televizyondan önce yaratmaya çalıştılar bu ortamı ve görüyorum ki başarılı oldular. 60 kişiye tek gazetenin düştüğü ülkemde sanırım gazeteyi televizyondan daha "zayıf" bir araç (ya da silah?) olarak görmeliyim. Bugün medyaya birşeyler yaptırabilen herkesin elinde belli bir kitle oluşacaktır ancak önemli olan o kişinin nasıl bir kitle oluşturmak istediği. Gözlemlediğim kadarıyla oluşturulmak istenen kitle düşünmeyen, sorgulamayan, sadece tek kanal izlemek zorunda bırakılan ve bu sebepten ötürü hep aynı mesajları alan kişilerden oluşuyor; bunun başarıldığını düşünüyorum. Eğer medya gücüne sahipseniz insanlara, onların sizi görmesini istediğiniz şekilde tanıtabilirsiniz kendinizi. Eğer medya gücüne sahipseniz halkın gözündeki imajınız sarsılmadan imajınıza ters olacak şeyleri yaparsınız çünkü üzeri rahatlıkla örtülebilir.

Medya gücü milliyetçilik, din, laiklik, ahlâk, zevkler, insanlık ve duygular gibi şeyleri rahatlıkla yenebiliyor günümüzde. Çevrenize bakacak olursanız medyanın karşısında durabilecek tek, yegâne şeyin mantık olduğunu görürsünüz; buna karşılık mantık dalda yetişen birşey değil malesef.

Devamı var aslında...>>

22 Şubat 2009 Pazar

Önemli Şeyler Hakkında


Bir insan, hayatını yaşayıp giderken aslında sadece biyolojik süreçlerin ve günlük sıkıntıların sürelerini doldurmaz. Aslında O'nun önem verdiği şeyler vardır. Önem nedir ve önem verilen şeyin diğer şeylerden üstünlüğü nedir? Neden "önem vermek" zorunda kalıyoruz bazı şeylere?

Bu soruların temelinde basit cevaplar yatmaktadır aslında. Birşeye önem veririz çünkü seviyoruzdur, ona muhtacızdır, önem vermek zorundayızdır ya da olmasını dilediğimiz başka olaylar bahsi geçen şeye önem vermekten geçiyordur. Bir insan arkadaşına önem veriyorsa bunun nedeni o insanla beraber geçirdiği dakikalardan keyif almasındandır anlaşılacağı üzere. Bir başka şekilde eğer insanoğlu paraya önem veriyorsa, aşkından yanıp tutuştuğundan değil ona muhtaç olduğundan çalışıp didinip dikkatli şekilde harcıyordur. Bunları biliyorsunuz, peki neyi gözardı ediyorsunuz?

Bazı şeyler vardır ki sadece bir insanın ya da küçük bir topluluğun değil, milyonlarca hatta on milyonlarca (bu deyişi sevmiyorum; bkz: Milyarlarca ve Milyarlarca, Carl Sagan) insanın ortak önceliğidir. Aklınıza siyasal ve dini birçok şey gelebilir örneğin milliyetçilik. Milyonlarca insan aslında ilk cümlede bahsettiğim biyolojik evreleri geçirirken aklının bir köşesinde hep bu önemli şey(ler) vardır. Diğer taraftan hala bahsetmek istediğim yere gelmedim. Beyninize dağcılık ayakkabılarını giydirin şimdi.

Bazı önemli şeylerde vardır ki birçok insan önemini unutmuştur. Bu "şey"leri ben ya da bir başkası belirlemedi, bu "şey"ler kendiliklerinden belirdiler. Ezelden beridir önem arzeden doğa gibi mesela... İlk kez topluluklar halinde yaşamaya başlayan insanlardan beri süregelen insanlık kavramı ya da... Medya ise 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren önem arzeden birşey haline getirildi buna karşılık. Ancak bu satırları okuyan hiçkimse şu sözleri unutmasın: insanlık bu şekilde devam edecekse elli ya da yüz yıl, H. G. Wells'in Zaman Makinesi'nde belirttiği gibi iki ırk olacak; Eloylar ve Morlocklar. Düşünün ve insanlığınızı koruyun.

Devamı var aslında...>>

5 Şubat 2009 Perşembe

Railfan













































Kişisel Yazın'da bir ilk: sadece resim içeren bir gönderi. TCDD Buharlı Tren Müzesi, 4 Şubat 2009
Devamı var aslında...>>

3 Şubat 2009 Salı

Plak: Plak Koleksiyonu Nasıl Yapılır? Dikkat Edilecek Hususlar

Malum son günlerde Türk sinemasının katkısıyla plak ve pikap satışlarında küçük çapta bir patlama yaşanıyor. Genci yaşlısı gittigidiyor gibi internet sitelerine ve sayıları iyice azalmış plak dükkanlarına akın ediyor. Bu hoş birşey aslında çünkü plak ve plaktan müzik dinlemek nostaljik birşey ve nostaljik olan herşey güzeldir :) Peki plak alırken nerele dikkat edilmesi gerekiyor ya da en basitinden güzel bir plak arşivi yapmak için bilinmesi gerekenler nedir? Bu yazıda işin pikap boyutuna değinmeyeceğim.

Bir plağı arşiv yapma amacıyla satın alırken iki etken sözkonusudur.
- Plağın kondisyonu. Biraz adam gibi görünsün dimi?
- Plağın basıldığı şirket ve basım sırası. Biliyorsanız elbet..
Dikkat edilmesi gereken noktalar bunlar tabiki ama bunların hepsini sağlayan plakların fiyatlarıda pek ucuz değildir. Bu noktada şunu düşünmekte yarar var; az ama çok kaliteli plaklar olması çok ama çöplükten çıkan plaklar olmasından iyidir. Herkese iyi günler.

Devamı var aslında...>>