Hiç bilmediğin bir ülke mutfağının iyi bir restorantına, pek dinlemediğin bir müzik grubunun sürekli duyupta bir türlü edinemediğin albümüne, yüzmeyi bilmediğin halde denizcilik dergilerine, feci şekilde korksanda vizyona yeni giren korku filmine, teknolojiyle uzaktan yakından alakan olmamasına rağmen bilgisayar kullanmaya, gözünde büyüyen sonsuz pasaport işlemlerine karşın İspanya tatiline...
yerin var mı hayatında, yeni şeylere? Olsa gerek.
Uzun seneler belki farkında olarak, belkide tamamen bilinçsiz bir kabuk oluşturdun kendine. O senin tarzındı, özgün ya da çalıntıda olsa ona göre yaşardın. Mutluydun ta ki o güne kadar... Seni o restorana götüren şeyin ne olduğunu kimse bilmeyecek ama çıktığında duyduğun mutluluğu herkesle paylaştın. Sonunda kavuştun albüme, nasıldı? Beğendin biliyorum. Denizleri her zaman sevdin. İlkokulda hep deniz resimleri yapardın çünkü hiç gitmedin denize; özlemin vardı. Yüzme bilmiyorsun ama denizi nasıl seveceğini en iyi bilenlerdensin. Arkadaşların kolundan çekiştire çekiştire götürdüler filme de kendine gülerek çıkmadın mı? Korktun ama çıktığında mutluydun (geceyi bekle sen...). Zeki bir öğrenciydin ama yoktu senin zamanında bilgisayarlar, öğrendin ve artık işlerini kolaylaştırmayı başardın. İspanya'da sıcak bir yaz gecesi için karları yalayan soğuk rüzgârda bekledin, soğuk Ankara sokaklarında. Değmedi mi?
Kabukları fazla kırmaya gerek yok, sadece küçük kaçamaklar bunlar ;)
4 Mart 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder