Sayısız değere, geleneğe ve güzel şeye ev sahipliği yapan güzel ülkemde bir 1 Mayıs İşçi Bayramı daha coşkuyla (?) kutlandı. Coşkuyla kelimesinin ironik olmasının sebebi, günün anlam ve öneminin algılanışındaki feci farklılıktan kaynaklanıyor. Bir kısım gösterici orada ekonomik yetersizliklerden, çocuğunu okula gönderirken yaşadığı sıkıntılardan dem vurmak isterken bir kısım gösterici etrafa zarar vermek ve bu yolla daha iyi bir dünya elde etmek için orada bulunuyor.
Dünkü haberlerin hepsini olmasa da yeteri kadarını izledim. Bunun yanı sıra bazı internet sitelerindeki yorumları ve görüşleride okudum. Gördüğüm ve işittiğim manzara karşısında duyduğum tek his üzüntü oldu. Günün anlamı önemi bir yana itilerek sadece kendi istediğini yapan insanlar sürüsünü gördüm yazılarda. Bu sürü, yüzü maskelisi ve eli coplusundan oluşuyor. Diğer yanda umutsuzca fakat kararlı şekilde 1 Mayısta Taksimde eylem yapıp en azından bir zam, biraz koşullarında iyileştirme bekleyen emekçi vatandaş.
Yüzü maskeliler... Sadece 1 Mayıslarda değil nice gösterilerde ortaya çıkan ve ortalıkta kaos ortamı yaratılmasından sorumlu insanlar... Dünde sırf bu amaç uğruna marangoza ısmarlanmış sapanlar ve döktürülmüş demir bilyelerle alana inip atm makinelerine, banka kapılarına, market camlarına, hatta ve hatta vatandaşın evine zarar verdiler. Attıkları bilyelerden yaralanan polisler, haberciler vatandaşlar... Belki de yanlarında getirdikleri molotov kokteylinden zarar görecek bir sivil olacaktı dün; iyi ki olmadı.
Ankara'daki gerginlik üstünü aratmayan bir grubun polis barikatını yıkmasından, polisle çatışmasından, bu sırada alana başka grupların üstünün aranmadan girmesinden oluşuyor. Ola ki üstü aranmayan gruplardan birinde bir canlı bomba olsaydı ve gösterinin tam ortasında patlatsaydı? Bu seferde suçlu polis mi oluyordu? Zaten ellerini kaşıyarak kendilerine zıt gidilmesini bekleyen polisin eline fırsat verende en az o polis kadar suçludur. Bütün teşkilatı suçlamak istemem fakat polis içerisindeki aşırı agresif memurlar böylesi günlerde ellerine fırsat geçmesini bekliyor ve olay çıkarıp slogan atmayı sol görüş sanan insanlarda ellerine bu fırsatı veriyorlar. Belki de bilerek, ne dersin?
Bunun yanı sıra beni en çok kızdıran mesele, bazı grupların terör örgütü lehine slogan atmış olmaları. Orada bulunmadım fakat duyduğum kadarıyla Genelkurmay Başkanı'nın son açıklamalarına epey gücenmişler ve İmralı mahkumuna özgürlük istiyorlarmış. Sakince bu sloganları atıp alana geldiklerinde yüzü maskelilere dönüştüklerine eminim. Herneyse, bu konu hakkında fazla yorumda bulunmayacağım, yorumu okuyucuya bırakıyorum.
1 Mayıs bu coğrafya dışında bahar ve emek bayramı iken, ne yazık ki burada provokasyon ve olay bayramı. Gerek sağı solu döküp devrim yapanlar(?) gerek polis bütün kurtlarını dökerken olan sade vatandaşa, dükkan camı kırılan bakkal amcaya, arabası yanan yeni evliye oluyor. Bu olay bu coğrafyada yaşayan kimseye yaramıyor; bu coğrafyada yaşayanlara yaramayan şeylerde başkalarına yarıyor.
2 Mayıs 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder