25 Ocak 2009 Pazar

Poşu (ya da Puşi) Modası

Artık sokaklarda gençler poşu ile geziyorlar. Poşu (ve ya duruma göre puşi) bilindiği üzere, Doğu ve Güneydoğu Anadolu yörelerinde yazın sıcaktan, kışın soğuktan korunmak üzere kullanılan bir çeşit giysi. Bugün artık o bir moda!

Siyasal simge olup olmamasına değinmeyeceğim, bunu yeri burası değil. Değinmek istediğim konu bunu nasıl, ne şekilde "trend" olarak ortaya çıktığı. Poşu birkaç senedir Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde moda. Bir kısım moda tasarımcıları tarafından yaratılan bu akıma şöyle bir göz attığımda Paris'te dolaşırken poşu takan yakışıklı delikanlılar, güzel hanımlarla karşılaştım. Edinebildiğim en mantıklı bilgi ise bir modacının gittiği Arap ülkelerinde görüp beğendiği bu Doğu giysisini Batı kültürüyle sentezleme çabasının ürünü olarak poşuyu tasarımlarında kullanması.

Buna karşılık ülkemizde 15-25 yaş arasında, muhtemelen baba parası bol, özel okullar üniversiteler öğrencisi gençlerin geneli (özellikle kızlarda) bu modaya ayak uydurmuş durumda. Burada benim garipsediğim şey kollarında 800-900 liralık çantalar, ayaklarında milyarlık ayakkabılar, üstlerinde pahalı kotlar tşörtler olan insanların Doğu'nun zor şartlarına göğüs germek zorunda olan, bazı zamanlar yiyecek bulamayan insanların giysisini neden moda ettikleri. Birçok neden öne sürülebilir.

Türkiye'de yaratılmaya çalışılan Türk-Kürt çatışmasına karşı bir kültürel birliktelik çabası olarak gören insanlar var. Bu sebebi komik buluyorum çünkü Türk ve Kürt'ün kardeş olması için bu tür girişimlere gerek yok -ki zaten kardeş olmalıdırlar. Ayrıca halkların kardeşliği için illa aynı tip olmaya mı gerek var? İki taraftaki belirli kafalar değişmedikçe Türk poşu taksın, Kürt Efe kıyafeti giyinsin ne değişir? Siyasal, sosyolojik ve ekonomik olarak masaya oturulmadıkça bu gibi gündelik küçük sembollerin yaptırım gücü ne olacaktır? Sorular çoğalsada ortada tek bir gerçek var ki "ortamlar"da marjinal olacağım diye hiç umursamadıkları insanların giysisini çalan bir gençlik ülke geleceği hakkında pekte iyi düşüncelere yaratmıyor.

Son olarak "halkların kardeşliği" gibi masum ve olumlu bir girişimin içinin nasıl boşaltıldığını gördüğümüz bir Türkiye'de yaşadığımızı hatırlatmak isterim.

Devamı var aslında...>>

19 Ocak 2009 Pazartesi

Edgar Allan Poe

Sersefil hayatın boyunca düşünür müydün ki uzak diyarların çocukları hikayelerinde, şiirlerinde oldukları yerlerden kopup senin düşüncelerinde oluşturduğun yerlere sığınacaklar? İlk kez bir şiir yazmaya oturduğun günde kim sana müjdelerdi ki Amerikan Romantizm akımının kurucusu olacağını? Bunlar bir kenara, gotik şatolar, karanlık mahzenler ve benzeri garip yerlerle dolu kafanda ölümsüz olabildiğin bir yerin görüntüsü belirdi mi hiç? İyi ki doğmuşsun Edgar Allan Poe, iyiki doğmuşsun ve hayalgücümüzün sınırlarındaki mekanlar ve karakterleri sanki gerçekten varlar gibi göstermişsin!
Devamı var aslında...>>

17 Ocak 2009 Cumartesi

Takip Ettiğim Bloglar

Acaba millet blogger'a giriş yaptığınada "ilginç bloglar" kısmında benim blogu görüyor mudur? Bence görmüyordur çünkü pek ilginç bir blog olduğu söylenemez. İlginç şeyler hakkında yazmıyorum uzun zamandır. Bir ara evrim ve ordu hakkında yazmıştım, o aralar bu tür şeyleri epey düşünüyordum. Buna karşılık şu sıralar tamamen finalleri atlatma düşüncesindeyim. Tabi ki sadece bunu düşünmüyorum, şu sıralar Richard Dawkins beni tanrının varolmadığı konusunda ikna etmeye çalışıyor ve dersler haricinde en çok kafa yorduğum mesele bu. Herneyse konuya dönelim.

Sycorox mesela epey renkli :) Günlük gibi aslında, kafasına ne esse yazıyor. Aslında blog weblog'dan türetilmiş sanırsam, weblog'da bir nevi web günlüğü gibi birşey. Moda, müzik, televizyon ve yaşam hakkında hemen hemen herşey var.

Kaplumbağalar da Uçar! yazın ile alakadar oldukça güzel bir blog. Yazın ile alakadar dediysem, sadece edebiyat değil tabi ki. Hatta öncelik bile onda değil. Öncelik Sinema.. Varlığından bile haberdar olmadığım filmlerin tanıtıldığı bir blog. Bunun yanı sıra yaşam hakkında küçük anektodlar. Tavsiye olunur.

Beyn uzun zamandır haberdar olduğum, 2 aydırda izlediğim bir blog. İlk olarak bir msn virüsü yazısını görmüştüm, sonra A.Ü Mediko'yu ararken rastlamıştım. Güzel videoların paylaşıldığı, işe yarar bilgilerin bulunduğu, tıpkı Sycorox ve Kaplumbağalar da Uçar gibi kopyala-yapıştır bir içeriğe sahip olmayan sağlam bir blog. Yazarıyla da birçok konuda aynı fikirdeyiz.

Bakalım, yeni katılanlar olursa yorumlarımı esirgemem..
Devamı var aslında...>>

14 Ocak 2009 Çarşamba

Matematik Sınavı Öncesi Genel Psikoloji

Matematik, diğer bir adıyla Calculus... Bilimin dili olan matematik, doğa bilimleri için kaçınılmaz derecede önemli ve bu önemiyle doğru orantılı olarakta karışık bir kavram. Bu nokta önemli aslında, "zor" değil sadece "karışık". Zor olan birşeyler elbette vardır, buna karşılık insanların büyük bölümünün zor olarak nitelendirdiği birşey büyük ihtimalle zor değildir ama karışıktır. İşte matematikte böyle birşey. Türev olsun integral olsun, belli kurallar bilindiği sürece sadece "görmeye" dayalı şeylerdir. Örneğin 1/sinx ifadesinin integrali ln(cscx-cotx)+c'dir. Bu noktaya gelene kadar yapılan işlemler, dönüşümler, eklemeler ve çıkarmalardır integrali karmaşık kılan. Peki bir insan dönüşümleri yapamaz mı, yapar; işlemleri halledebilir mi, evet; o halde sorun sadece görmeye kalıyor. Bugün çözmeye çalıştığım bir integral ifadesi tamda buna örnekti. Kısmı integrasyon yapmaya çalıştım olmadı, değişken değiştirdim bana mısın demedi; sonra ifade içerisinde bulunan köklü ifadeye çarpıp bölünce ve buradan sonra işlemlere başlayınca çokta basit bir çözümü oldu. Bazen harcanacak zamanı göze alıp denenmemiş bir yolu denemek işe yarıyor.

Fazladan bir zekaya sahip değilseniz yukarıda bahsettiğim görme işini gerçekleştirmenin yolu çok soru çözmektir -en azından bildiğim tek yolu bu. Esas soru şu: Yarınki matematik sınavı öncesi yeteri derecede soru ile uğraştım mı? Cevap: Hayır. İçimdeki tedirginliğin sebebi, bundan kaynaklanan integrasyon kavramının kafamda henüz %100 oturmamış olması. Buna karşılık geçmiş senelerde çıkan soruları göz önüne aldığımda tam not alma olasılığımı yüksek görüyorum çünkü yeteri kadar soruya zaman ayırmamış olsamda epey bir vakit sadece integral çalıştım. Değişken değiştirme, kısmi integrasyon ve basit kesirlere ayırma kavramlarını çok iyi kavradım. Sadece tek bir sorunum var ki bu ileri düzey integrasyonlardaki işleme giriş basamaklarını görememem.

Ben yinede umutluyum ve çalışmalarımın karşılığını tam puan alarak alacağımı düşünüyorum.

Devamı var aslında...>>

9 Ocak 2009 Cuma

Deneysel

Artık Deneysel, daha gözlemci ve daha gerçekçi... Rüyalar, düşler iyidir güzeldir ancak hedefleriniz varsa bunları karıştırmamalısınız. Daha gerçekçi demek tabi ki yazına ara verecek demek değil, yazın hep olacak, kısa hikayeler her zaman var olacak ancak başı sonu belli bir yolda aralarda kalan karanlıkları aydınlatmak için olmayacak. Aydınlatmazda zaten kısa hikayelerle. Daha çok aşırı derecede doldurulmuş bir havuzu boşaltmak için kullanılabilir. Her biliminsanı biraz edebi olmalıdır, karışık matematiksel ifadelerin ve soğuk bilimsel açıklamaların yanı sıra bir miktar yazın içermelidir ki dört dörtlük olabilsin. Hedefler var ve artık içtenliğe ihtiyaç var, hayallere değil.
Devamı var aslında...>>